Dünya genelinde alınan önlem ve kontrol uygulamalarına rağmen gıda kaynaklı Salmonella enfeksiyonları halk sağlığını tehdit etmeye devam etmektedir. Gıda kaynaklı enfeksiyonlara neden olan etkenler arasında Salmonella ilk sıralardaki yerini korumakta, binlerce kişinin etkilendiği ve ölümlerle sonuçlanan salgınlara neden olmaktadır. Dünyada her yıl, 155000'i ölümle sonuçlanan yaklaşık 94 milyon Salmonella gastroenterit, tifo ve paratifo gibi klinik vakalar oluşturmakta ve bunların % 85'inin de gıda kaynaklı olduğu bildirilmektedir. S. enteriditis ve S. typhimurium dünya çapında en sık karşılaşılan serotipler olmasına rağmen farklı serotiplerde sıklıkla görüldüğü bölgelerin dışında saptanmaya başlamıştır. Örneğin S. stanley olgularına son zamanlarda Avrupa Birliği ülkelerinde sıklıkla rastlandığı bildirilmiştir. Salmonella enterica serovar stanley (Salmonella stanley) daha sıklıkla Güney Asya'daki insan Salmonella olgularında ve özellikle de Tayland'da görülmesine rağmen son yıllarda Avrupa'daki insan salmonellozis enfeksiyonlarında saptanmıştır. Tayland'da 2002-2007 yılları arasındaki insan Salmonella olgularının % 11'ini S. stanley oluşturmuştur. Tayland'da hastalardan, asemptomatik taşıyıcılar ve insan orijinli olmayan kaynaklardan elde edilen S. stanley serotiplerinin yüksek antibiyotik dirençliliğe sahip olduğu ve bu suşların % 92'sinin sülfametaksazol, % 80'inin tetrasiklin ve %77'sinin de streptomisin'e direçli olduğu saptanırken, nalidiksik asit'e % 5 ve siprofloksasin'e % 2 gibi düşük düzeyde dirençli olduğu da belirtilmiştir.
Başta Tayland olmak üzere, Almanya, Brezilya, Hollanda ve Çin'de 2005-2012 arasında Rapid Alert System for Food and Feed, (RASFF) tarafından bildirilen 17 adet S. stanley olgusunda sorumlu kaynaklar, maydonoz, limon yaprağı otu, donmuş sığır eti, bütün piliç eti, mantar, ıspanak vb. gıdalar oluşturmuştur. European Food Safety Authority, (EFSA) 37 S. stanley bildiriminde rezervuarların hayvan, gıda ve hayvan yemi olduğunu bildirirken, sorumlular arasında en çok kedi, köpek, domuz, kümes hayvanları sürüngenler ile gıda ve hayvan yemlerinin bulaşmada önemli kaynaklar olduğu belirtilmiştir. EFSA 23 üye ülkeyi kapsayan 2006-2012 yılları arasındaki bildirimlerinde 926 S. Stanley olgusu olduğunu belirtilmektedir. Dünyada da aynı yıllar içerisinde Tayland'da % 75, Pakistan % 5, Hindistan % 3 ve Vietnam ve Filipinler'de % 3 düzeyinde S. stanley görülmüştür. Raporda sadece 2012 yılında ait 170 vaka bildirimi yapılırken, bu vakaların Avrupa Birliği'nin 13 üye ülkesinden olduğunu belirtilmiştir. European Centre for Disease Prevention and Control (ECDC) bildirimlerinde de Avrupa Birliği üye ülkeleri arasında daha çok Belçika, Macaristan ve Almanya'dan bildirimler yapılmıştır. Macaristan'da 2011 Eylül ayından günümüze 110 olgu (olguların 19'u 2011, 91'i 2012 yıllarına aittir) ve Almanya'da da 2011-12 yıllarında 51 olgu saptanmıştır.
Dünyada Salmonella'nın sosyal ve ekonomik açıdan önemi, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren salgınların sayısındaki artış, bilinenlerin yanında değişik gıdaların neden olduğu vakaların ortaya çıkması ve bunlara ek olarak Salmonella ların antibiyotiklere geliştirdiği direnç sonucu giderek artmıştır.
Yarattığı halk sağlığı sorunları yanında, önemli ekonomik kayıplara neden olması Salmonellanın dünya genelindeki önemini daha çok çekmekte ve bu etkeni her zaman ön planda tutmaktadır. Sadece ABD'de Salmonella enfeksiyonlarından kaynaklanan kayıpların ortalama 2.6 milyar dolar/yıl olduğu bildirilmektedir. Kayıplar, ölümle sonuçlanan vakalarda 0.5-3.8 milyon dolar arasında değişmekte, hastanede tedavi masrafları ise kişi başına 5460 dolara kadar çıkabildiği hesaplanmaktadır. Tedavi masrafları dışında bilindiği gibi iş gücü kaybı, hayvan ve ürün kayıpları da önemli bir yere sahiptir.
Gıda kaynaklı Salmonella enfeksiyonlarında insanlarda sık görülen tablo gastroenterittir. Bu tabloda diyare, abdominal kramp, ateş, kusma gibi semptomlar görülmektedir. Ancak asemptomatik taşıyıcılık durumu ile etken aylarca vücutta kalabilmektedir. İnsan salmonellosizinde ölüm yaşlılar, bebekler ve immun sistemi baskılanmış kişiler hariç normal bireylerde düşüktür. Salmonella enfeksiyonlarının dinamiği oldukça değişkendir ve yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları, seyahat gibi faktörlerden etkilenmektedir.
Salmonella enfeksiyonlarına neden olan hayvansal gıdalar içerisinde kanatlı etleri ve yumurta ilk sıralarda yer almaktadır. İnsanlarda görülen Salmonella enfeksiyonlarının % 29'undan taze ve işlenmiş kanatlı etleri sorumludur. Kırmızı et ve et ürünleri, gıda ham maddeleri, süt, krema, dondurma,baharat,hayvan yemleri ile kabuklu deniz ürünleri,çikolata gibi bir çok gıdadan kaynaklanan enfeksiyonlara da rastlanmaktadır. Özellikle son yıllarda badem, kavun, domates ve lahana gibi gıdalara ilişkin salgınlar görülmektedir. Salmonellayla enfekte dışkı ile temas ya da kontamine su ile sulama sonucu bu ürünlerin etkenle bulaştığı tahmin edilmektedir. Genel olarak et ve et ürünlerinin bulaşmasında da dışkı önemli rol oynamaktadır. Hasta hayvanlardan elde edilen ürünlerden infeksiyon geçişi daha düşük oranlardadır. Etkenin gıdalara bulaşmasında çapraz kontaminasyon en önemli yoldur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre gıda kaynaklı infeksiyonların % 25'i yetersiz hijyen, kontamine ekipman, kontamine gıda işleyicileri gibi faktörlere bağlı olarak işleme, taşıma ve muhafaza gibi aşamalardaki çapraz kontaminasyona bağlı şekillenmektedir.
Yumurtanın Salmonella enfeksiyonlarında önemli bir kaynak olmasının sebebi çeşitli kaynaklardan kontamine olabilmesi ve az pişmiş tüketim sırasında etkenin canlılığını koruyabilmesidir. Yumurtanın kontaminasyonu yumurtlamadan önce şekillenebileceği gibi yumurtlama sırasında veya yumurtlama sonrası da olabilmektedir. En sık bulaşma yumurtlama sırasında kabuğun dışkı ile kontaminasyonu yoluyla gerçekleşmektedir.
Salmonella serotiplerinin çoğunun doğal rezervuarı, insanların ve hayvanların gastrointestinal sistemleridir. Salmonella'lar gıda üretimi için yetiştirilen çiftlik hayvanları ve hemen her tür yabani hayvanda bulunmaktadır. Bunun yanında fare, rat, reptil ve insektler de bu etkeni taşımaktadırlar. Salmonella'dan kaynaklanan gıda enfeksiyonlarının önlenmesinin ve kontrol altına alınmasının zorluğu da bu geniş yayılımdan ileri gelmektedir. Bir diğer neden de etkenin çevresel şartlara dirençli olmasıdır.
İnsanlardan elde edilen dirençli izolatların tavuk eti, kırmızı et, sosis, domuz eti tüketimine bağlı oluşan olgularda görüldüğü belirtilmektedir.
Salmonellalardan kaynaklanabilecek gıda enfeksiyonlarından kaçınmak için öncelikle çiftlikten sofraya gıda güvenliğinin temel gereklilikleri yerine getirilmelidir. İyi Üretim Teknikleri, İyi Hijyen Uygulamaları, HACCP uygulamalarına önem verilmelidir. Gıda üretiminde kullanılacak hayvanların sağlıklı olmasına ve Salmonella ile infekte olmalarını önlemek amacıyla yem, su ve barınakların kontamine olmamasına dikkat edilmelidir. Üretimden tüketime her aşamada hijyenik tedbirler alınmalı özellikle çapraz kontaminasyon önlenmelidir. Temizlik ve dezenfeksiyon işlemleri titizlikle uygulanmalı, personel hijyeni ve eğitimi ihmal edilmemelidir. Gıda güvenliğinin sağlanmasında tüketicilerin de önemli bir role sahip olduğu unutulmamalı ve gıda enfeksiyonları, gıda muhafazası, gıdaların hazırlanması, ve mutfak hijyeni gibi konularda bilinçlendirilmeleri gerekmektedir. Salmonella enfeksiyonlarından korunmak için et ürünlerinin merkez sıcaklığı 750C olacak şekilde pişirilmesinin de çok önemli bir önlem olduğu asla unutulmamalıdır.
Salmonella bakterisinin tespit edilmesi ancak mikrobiyolojik analizler ile mümkündür. Mikrobiyolojik analizlerde kromojenik Salmonella Agar besiyeri kullanılmaktadır. Sadece salmonellaya özel kromojenik besiyeri olduğundan, salmonella bakterisi renk değişimine uğratılarak tespit ve sayım kolaylaştırır. Ekim den sonra 37C derecede etüvde 24 saat bekletildikten sonra oluşan tüm kırmızı – pembe renkteki koloniler sayılarak analiz sonucuna gidilebilir.