Gıda Yoluyla Bulaşan Zoonozlar - 4

11768 kez okundu

14 yıl önce eklendi

Ana Sayfa » Makale-Yöntem » Mikrobiyolojik Analiz» Gıda Yoluyla Bulaşan Zoonozlar - 4

Zoonoz hastalıkların bir diğer grubunu da prionlar oluşturur. Prion kelimesi Proteinaceous infectious particle’ in kısaltmasıdır. Prionlar (PrPC) bir glikoprotein olup insan ve hayvanlarda sinir sistemi, dalak, lenf yumrusu, bağırsak lenf dokusu ve lenforetiküler sistem hücrelerinde bulunmaktadırlar. Kendilerini kopyalayabilen yaklaşık 250 aminoasitten oluşan protein yapıdaki enfeksiyon etkenleridir. İnsan ve hayvanlarda BSE diğer Spongiform Encephalopathy hastalıklarına neden olan prionlar, normal hücrelerde bulunan prion (PrPC)’ların değişime uğramış formlarıdır. Hasta birey bu proteinin normal formuna sahip olduğundan immün cevap gelişmez.
Prionlar enfeksiyon hastalıklarına yol açan mikroorganizmalara, yani bakteriler ve virüslere benzemez. Çünkü insan ve hayvanlarda olduğu gibi, bakteri ve virüslerde de proteinlerin, enzimlerin yapısını belirleyen, böylelikle şekil ve gelişmeyi tayin eden DNA prionlarda yoktur. Nükleik asitlerden (DNA, RNA) yoksun olan prionlar en küçük virüslerden bile en az 100 kat daha küçüktür. Prionlar doğal olarak sinir hücrelerinde PRNP geni tarafından üretilen proteinlerin patojenik varyantlarıdırlar. PRNP geninde meydana gelen mutasyonlar normal gen ürünü olan protein (PrP c ) yerine mutant gen ürünü proteini (PrP sc ) üretmekte ve üretilen mutant protein farklı bir forma dönüşmektedir. Hücrede mutant prion proteinler, normal prion proteinlerin formlarını değiştirerek patojenik hale dönüştürürler. Kimyasal olarak her iki protein de aynıdır, yalnızca şekilleri farklıdır. PrP sc proteinin bu formu enfeksiyonun bulaşmasından sorumludur. PrP sc enzimatik parçalanmaya ve kaynama sıcaklığına dirençlilik gösterir. Prionlar, nöronların akzonları, kan ve lenfositler vasıtasıyla beyine geçer. BSE'nin, patolojik prion proteinlerle bulaşık yem maddeleri, hayvansal kaynaklı yem katkı maddeleri vasıtasıyla sığırlara ve diğer hassas hayvan türlerine bulaştığı kabul edilmektedir. 2004 OIE kayıtlarına göre 23 ülkede BSE vakalarına rastlanmıştır.

Prionların, santral sinir sisteminde zamanla birikimi sonunda, hayvanlarda ve insanlarda Transmissible Spongiform Encephalopathy (TSE) adı verilen bir hastalık grubunu oluşturan enfeksiyonlar meydana gelir. Bu grupta yer alan hastalıklar, insan ve hayvanlarda santral sinir sistemini tutar ve beyni tahrip eder. Beyin, hastalığın ilerlemesiyle süngersi (spongiform) bir yapıya dönüşür.

Prionlar enfeksiyon hastalıklarına yol açan mikroorganizmalara, yani bakteriler ve virüslere benzemez. Çünkü insan ve hayvanlarda olduğu gibi, bakteri ve virüslerde de proteinlerin, enzimlerin yapısını belirleyen, böylelikle şekil ve gelişmeyi tayin eden DNA prionlarda yoktur. Nükleik asitlerden (DNA, RNA) yoksun olan prionlar en küçük virüslerden bile en az 100 kat daha küçüktür. Prionlar doğal olarak sinir hücrelerinde PRNP geni tarafından üretilen proteinlerin patojenik varyantlarıdırlar. PRNP geninde meydana gelen mutasyonlar normal gen ürünü olan protein (PrP c ) yerine mutant gen ürünü proteini (PrP sc ) üretmekte ve üretilen mutant protein farklı bir forma dönüşmektedir. Hücrede mutant prion proteinler, normal prion proteinlerin formlarını değiştirerek patojenik hale dönüştürürler. Kimyasal olarak her iki protein de aynıdır, yalnızca şekilleri farklıdır. PrP sc proteinin bu formu enfeksiyonun bulaşmasından sorumludur. PrP sc enzimatik parçalanmaya ve kaynama sıcaklığına dirençlilik gösterir. Prionlar, nöronların akzonları, kan ve lenfositler vasıtasıyla beyine geçer. BSE'nin, patolojik prion proteinlerle bulaşık yem maddeleri, hayvansal kaynaklı yem katkı maddeleri vasıtasıyla sığırlara ve diğer hassas hayvan türlerine bulaştığı kabul edilmektedir. 2004 OIE kayıtlarına göre 23 ülkede BSE vakalarına rastlanmıştır.

Prionların, santral sinir sisteminde zamanla birikimi sonunda, hayvanlarda ve insanlarda Transmissible Spongiform Encephalopathy (TSE) adı verilen bir hastalık grubunu oluşturan enfeksiyonlar meydana gelir. Bu grupta yer alan hastalıklar, insan ve hayvanlarda santral sinir sistemini tutar ve beyni tahrip eder. Beyin, hastalığın ilerlemesiyle süngersi (spongiform) bir yapıya dönüşür.

Spongiform Encephalopathy'ler nadir görülen hastalıklar olup (dünyada yaklaşık milyonda bir olarak görülür), bu grup hastalıklar içinde en iyi bilinenleri, bu yüzyılın başında ortaya çıkan ve BSE'nin insanlarda görüler formu olan Creutzfeldt Jacop Disease (CJD), 1957 yılında Yeni Gine'de belirlenen Kuru hastalığı ve 18.yy'ın başından itibaren koyun ve keçilerde görülen Scrapie hastalığıdır.
 
 
 
Kuru Hastalığı: Afrika'da yaşayan bazı yerli kabilelerinin, ölen saygın mensuplarını dini törenle yedikleri 1950- 60 yılları arasında öğrenilmiştir. Daha sonra bu kabile mensuplarında uzun bir kuluçka döneminden sonra ortaya çıkan, 2 yıl içinde ölüme götüren, yürümede güçsüzlük, kas zafiyeti, istemsiz hareketler, ani seslere ve ışığa karşı ürkme ve sıçrama ile tepki verme, duyu kaybı, ses kısılması belirtileriyle seyreden Kuru Hastalığı teşhis edilmiştir. Yavaş ilerleyen ataksi ve başta karın bölgesinde ve el ve ayaklarda titremeler gelişmektedir. Ateş yoktur. Beyin omurilik sıvısı ve kan değerleri normaldir. Hiçbir iltihabi reaksiyon görülmez. Hastalık ilerledikçe göz dışı hareketlerde anormallikler ve mental (akıl) değişiklikler gelişir. Hastalık sırasında bağışıklık oluşmaz.
 
Scrapie: Koyun ve keçilerin inkübasyon süresi uzun, öldürücü, neurodejeneratif bir hastalığıdır. Hastalıklı beyin veya diğer merkezi sinir sistemi dokularının sindirilmesi veya inokülasyonu ile bireyden bireye taşınabilen dejeneratif beyin hastalıkları TSE grubunda yer alır. Doğal bulaşma şekli henüz bilinmemektedir. Özellikle keçilerde temas ile bulaşmanın olabileceğine dair kuvvetli deliller vardır. İnkübasyon süresi ortalama 6-9 aydır. Enfeksiyonun çıkışında muhtemelen genetik dispozisyon faktörlerde rol oynar. Koyundan kuzuya emme olmadan bulaşma görülmüştür. Morbidite %20-40, mortalite % 100 dür. Hastalık genellikle 3 yaşlı hayvanlarda görülür. Yıllarca yapılan çalışmalarda scrapie’nin insanlara bulaştığı bulgusuna rastlanmamıştır. tken önce lenfositik dokularda çoğalır ve uzun zaman sonra sinir dokusuna ulaşır ve bu dönemde klinik belirtiler başlar. Hastalığın ilk ve en karakteristik belirtisi kaşıntıdır. Kaşıntı gluteal bölgede , kuyruk kaidesi ve uylukda, baş ve boyun çevresinde, daha az olarak da omuz çevresinde ve koksal bölgede görülür.şiddetli kaşıntı nedeni ile hayvan sürtünür ve kendi kendini ısırır.Bunun sonucu vücutta sıyrıklar , yaralar ve hematomlar şekillenir. Yine bu erken dönemde aşırı heyecan, anormal duruş, tutuk yürüyüş, kas tremörleri, iştahta değişiklik olmaksızın kondisyon kaybı görülür. Hastalığın ileri dönemlerinde önce arka ekstremitelerden başlayan koordinasyon bozukluları, zamanla diğer kas guruplarına yayılır, paralizler şekillenir. Hastalar sık sık başlarını yukarı kaldırıp, dudaklarını oynatır ve yalanırlar. Hastalıkta sinirsel semptomlar zaman zaman kaybolur ve belirsiz aralıklarla ortaya çıkar. Hayvanların huyları da değişir,sağa sola saldırırlar, şuur kaybolur, yutkunma güçlüğü gelişir, meleme durur, kusma ve körlük şekillenebilir. Hastalık kaseksi ve kusma sonucu ile birkaç ay içinde ölümle sonuçlanır. Scrapie’nin ortadan kaldırılması, inkübasyon süresinin uzunluğu, invitro teşhiş imkanının tam olmaması ve nakledilme mekanizmasının henüz tam olarak açıklanamamış olması nedenleri ile güçdür. Kontrol ancak kesim yoluyla sağlanabilir.Hastalığın enzootik olmadığı sürü ve alanlarda hastalarla temas eden hayvanlar imha edilmelidir. Ağıllar %2 ‘lik NaOH solusyonu ile dezenfekte edilmeli ve temizlenmelidir.
 
BSE (Bovine Spongioform Encephalopathy):  TSE grubu hastalıklardan Bovine Spongiform Encephalopathy (BSE), "Deli inek" veya "deli dana" hastalığı ilk olarak Nisan 1985 yılında İngiltere'de tespit edilmiş ve 1986 yılında yine İngiltere'de " Central Veterinary Laboratory" tarafından farklı bir hastalık olduğu teşhis edilmiş olan bulaşıcı bir sığır hastalığıdır. Beyin hücrelerindeki normal prion proteinlerin (PrP c ) yerine değişmiş patolojik prion proteinlerin (PrP sc ) geçmesi sonucu, merkezi sinir sisteminde gelişen süngerimsi yapı ile kendini gösterir. Bu hastalık genç insanları etkilemektedir. İnsanlara BSE'li hayvanların et ve et ürünlerinin yenmesiyle geçmektedir. Bu etlerde bulunan prionlar pişirmekle ölmemektedir. Prionların özellikle işlenmiş et mamullerine bulaşma riski daha fazladır. Hastalığın geçiş riski 1/300 000dir. BSE, koyunlardaki Scrapie hastalığına benzemekle birlikte ondan farklı bir hastalık olduğu belirtilmektedir. BSE'nin Scrapie'den ölen koyun kadavralarının et kemik unu üretiminde kullanılması ve bu et kemik unlarının sığırlara verilmesi sonucunda ortaya çıktığı sanılmaktadır. İngiltere'de hayvanlarda protein kaynağı olarak kullanılan et-kemik ununun hazırlanması aşamasında önceleri kullanılan yüksek ısı ve çözücüler ile yağların ekstraksiyonu gibi çeşitli işlemleri, parasal kaybı aza indirgemek için, 1980-1989 yılları arasında uygulamadan çıkartılmasının hastalık etmeninin ortaya çıkışı üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Rendering metotlarında yapılan değişikler sonucu; scrapie'li koyun veya gizli kuluçka periyodunda olan BSE'li ineklerden hazırlanan et-kemik ununun hayvanlara yedirilmesinin, BSE salgınının başlamasında temel faktör olduğu düşünülmektedir. Koyun-keçi "Scrapie prion proteini" nin sığıra adapte olarak "BSE prion proteini" şekline dönüştüğü kabul edilmektedir. Hastalık İngiltere'den canlı hayvan ve hayvan ürünleri ve rendering ürünlerinin ithali ile diğer ülkelere bulaştığı belirtilmektedir.

Creutzfeld-Jacob Hastalığı (CJH): İlk kez 1920'lerde tanımlanmıştır. Özellikle 50-70 yaşlarında görülmektedir. Kuluçka süresi 10 yıl kadardır. Bu nadir görülen subakut ensefalopatide beyinde spongioform dejenerasyon saptanmaktadır. Hastalıktaki bulgular insanlardaki Kuru ve koyunlardaki Scrapie bulgularına benzerlik gösterir. Ancak klinik bulgular CJH'de ağır bunama, kas sıyırmaları, uyku hali şeklinde seyreder. Şikayetler görüldükten sonra bir sene içerisinde ölümle sonuçlanır. Bu hastalığın etkenine karşı hiç bir antikor cevabı veya hücresel bağışıklık gelişmemektedir. Belirtiler, yorgunluk hali, değişen kişilik aşırı duygusallık, bunama, istem dışı hareketler, titreme ve körlük olarak gelişir. Bir sene içerisinde de ölüm meydana gelmektedir ve tedavisi bulunmamaktadır. Hafıza kaybı ve mental değişikliklerle başlar, ilerleyici nöron kaybına ve demansa neden olur. Tanı; BT/MR, EEG değişiklikleriyle, gerekirse biyopsi ile konulabilmektedir. Ölüm 7-9 ay içinde gerçekleşebilir .Henüz geliştirilmiş tam bir tedavisi bulunmamaktadır.
 
Varyant Creutzfeldt-Jacob Hastalığı (v-CJD): İnsanlarda görülen ve güncelliğini koruyan diğer önemli bir prion hastalığı, hayvanlarda görülen BSE hastalığının insana da bulaşmasıyla ilişkisi bulunan varyant bir hastalıktır. İlk kez 1996 da İngiltere de salgın halinde tespit edilen bu hastalık genç insanları etkilemektedir. Prionlar insanlara BSE’li hayvanların et ve et ürünlerinin yenilmesiyle veya bulaşıcılıktan sorumlu prionların hayvanların dokularından hazırlanmış ve üretilmiş serum, ilaç gibi maddelerin kullanılması ile indirekt olarak geçmektedir. Bu etlerde bulunan prionlar pişirmekle ölmemektedir. Prionların özellikle işlenmiş et mamullerine bulaşma riski daha fazladır. Özellikle özgeçmişi bilinmeyen hayvanların göz, beyin, kemik iliği dokusu ile ince barsağından uzak durulmalıdır. Bir rapora göre, prion ağız, burun ve gözdeki sümüksü dokudan ya da vücutta bulunan kapanmamış bir yaradan bulaşabilmektedir. Hastalığın geçiş riski 1/300000dir. Her yeni ürünün yenilmesi ile bu risk artmaktadır. Kuluçka süresi k-CJDden daha kısadır (10 yıla kadar). Öncelikle psikiyatrik (depresyon veya şizofreni benzeri bir psikoz) ve duysal belirtiler ile başlar. Bunları davranış bozuklukları ve nörolojik bozukluklar (ataksi, istemsiz hareketler, demans, myokloniler) izler. Hastalık beyni etkiler. Beyinde amiloid plaklar birikir, spongioform (süngersi) değişiklikler olur. Hastalık nispeten daha uzun seyretmesine (16 aya kadar) rağmen sonunda hastalar kaybedilirler. Teşhis konulması zordur. Beyin MR çekilmesi, tonsillalardan biyopsi yapılmasına rağmen kesin tanı, hastalar öldükten sonra beyin dokusunun incelenmesi ile yapılmaktadır.

 
 
Hastalığın önlenmesinde alınacak tedbirler:
1. Hazır kıyma, sosis, sucuk ve etlerden yapılmış yiyecek maddeleri özellikle hamburger ve benzeri gıdaların tüketilmesinde çok dikkatli olunmalıdır.
2. Et ürünleri alırken güvenilir firmalardan alış-veriş yapılmalıdır.
3. Kontrol edilmemiş etlerin ve ürünlerin tüketilmemesi gerekir.
4. İthal etlerin tüketilmesine çok dikkat edilmelidir, tercih edilmemelidir.
5. Bu hastalık koyunlardan bulaşmadığından koyun eti tercih edilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır.
6. Etkenin en önemli kaynaklarından biri olan hayvansal yemler, tavukçuluk sektöründe de kullanılmaktadır. Büyükbaş hayvanlarda görülen bu hastalık, aslında küçükbaş hayvanlarda ve kanatlılarda izlenmekte ancak kısa sürede belirti vermemesinden dolayı gözlenememektedir.
7. BSE etkeni, 130-140 derecede ölmektedir. Bu nedenle hazırlanacak yem hammaddesi hayvansal ürünlerin bu ısı hazırlanması hatta yenecek etlerin de asgari 120 derecede pişirilmesi (etlerin menşei çok iyi bilinmediğinden) gerekmektedir. Tüm ithal hayvansal ürünler (kedi-köpek mamaları, tavuk ve balık yemleri) çok dikkatli değerlendirilmeli, tercih edilmemelidir.

Prion proteinlerini inaktive etmek için:
 
360°C kuru ısıda 1 saat otoklavlama
134- 137°C de 18 dakika veya aynı ısıda ve her biri 3 dakika olacak şekilde 6 kez otoklavlama
% 2 aktif klor içeren sodyum hipoklorit de 1 saat
2 Molar sodyum hidroksitte 1 saat uygulamaları faydalı bulunmuştur.

Ülkemizde BSE' yi önleme için neler yapılmaktadır?
 
Ülkemizde 3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununun 7. ve yönetmeliğin 15. maddesi gereğince 25.05.1990 tarihinde ülkemiz insan ve hayvan sağlığının korunması amacıyla İngiltere, Kuzey İrlanda ve İskoçya'dan çift tırnaklı canlı hayvan,hayvan ürünleri, hayvansal orijinli yem katkı maddeleri ve bu maddeleri ihtiva eden yemlerin ülkemize ithali yasaklanmıştır. Ayrıca 27.03.1996 tarihinde Fransa, Portekiz ve İsviçre'ye, 07.04.1997'de Hollanda'ya, 29.11.1997 tarihinde Belçika'ya, 29.08.2000 tarihinde Danimarka'ya, 29.11.2000 tarihinde Almanya ve İspanya'ya, 15.12.2000 tarihinde Liechstenstein ve Lüksemburg'a ve 23.01.2001 tarihinde İtalya'ya yasaklama getirilmiştir.