Gıdaların üretildiği veya depolandığı alanlara dışarıdan hava girişi çeşitli yollarla azaltılabilir veya içeriye temiz hava girmesini sağlayacak önlemler alınabilir. Bu arada içeride varolan havanın da mikrobiyal yükünü düşürebilmek için yapılabilecek çalışmalar vardır. Ortam havasının mikrobiyel kontrolü manuel olarak veya cihaz yardımı ile yapılabilir. Cihaz yardımı ile yapılan mikrobiyolojik ölçümler, cihazdan her seferinde geçen hava miktarı standart olacağından, daha doğru sonuçlar verecektir.
Havada bulunan mikrobiyal kaynaklı kontaminantlar bakteriler, mantarlar (küf-maya), virüsler, mite bv canlılardır. Hepsinin içerisinde en büyük çoğunluğu bakteriler ve mantarlar oluşturur. Özellikle fungal etkenler; yani mayalar ve küf sporları, hava kontaminasyonu açısından çok önemlidir. Bu etmenler iç ve dış ortamlarda, özellikle nemli ortamlarda rahatlıkla yaşar ve çoğalırlar. Yaşamaları ve üremeleri için gereki pH ve su aktivitesi aralığı da oldukça geniştir. Genel yaşam alanlarında oda sıcaklığı olarak kabul edilen 18-25°C’lik ısı, fungal etmenlerin gelişimi için oldukça uygun sıcaklıklardır. Bu durumda, gıda üretimi ve depolaması yapılan pek çok alan gerek sıcaklık, gerekse rutubet açısından fungal etmenlerin ve bakterilerin gelişebilmeleri için ideal ortamları oluştururlar. İç ortamda bulunan küfler; sinir, solunum, bağışıklık, hematolojik ve dermatolojik sistemlerini etkilemekte, birden fazla organ üzerinde insan sağlığı açısından ters etki yaratmakta ve bağışıklık sistemi baskı altında olan insanlarda hayati tehlike içeren sistemik enfeksiyonlara yol açmaktadır.
Havada asılı bulunan bakteriler, çeşitlerine ve yoğunluklarına göre hem gıdalarda bulaşma meydana getirebilir, hem de bu havayı soluyan kişilerde çeşitli solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olabilirler. Özellikle bakteri sporları, vegetatif hücrelere kıyasla daha uzun süre canlı kalabildikleri için, risk teşkil etmektedirler. Ortamın nemi, hava akımı, işletmenin konumu ve bölümleri, faaliyet alanı, yapısal özellikleri gibi faktörler de havanın mikrobiyel yükü üzerine etkilidirler.
Yine özellikle kırsal bölgelerde daha sık rastlanılan polenler de mekanik bulaşma yapabilirler; aynı zamanda hassas insanlarda polen solunmasına bağlı alerjik reaksiyonlar görülebilir. Mekanik bulaşma sırasında polenlerin üzerinde bulunan mikrobiyolojik yükün da gıdaya geçmesi olası bir durumdur.
İç ortam havasında bulunan küf konsantrasyonu için bir standart olmamakla birlikte, 150-1000 kob/m3 miktarında koloni tespit edilmesi, insan sağlığı için zararlı olabilir. Yine ortamda yoğun olarak bulunan küflerin sporları, gıdalar üzerine salgıladıkları sindirici enzimler ve mikotoksinler yoluyla gıda bozulmalarına yol açabilirler. Mikotoksin olarak bilinen bu toksik metabolitler, solunum veya ağız yoluyla yüksek dozda alındıklarında, akut toksik etki sonucunda, kısa sürede ölümle sonuçlanabilecek rahatsızlıklar gelişebilir. Düşük dozda uzun süre mikotoksinlere maruz kalındığında ise, iç organlarda kronik hastalıklar görülebilmektedir.
Havanın mikrobiyal yoğunluğunu ölçmek için kullanılan çeşitli sistemler mevcuttur. Test cihazları ile mikrobiyel yükün kob/m3olarak ölçülmesi, açık petri yöntemi ile mikrobiyel yükün kob/m3 olarak ölçülmesi, mikroorganizma hücrelerinin kimyasal bileşenlerini (ATP, DNA, enzim) m3 hacimde ölçme ve mikroskop altında sayım yapmak gibi yöntemler kulanılmaktadır.
Havanın yük ölçümleri yapıldıktan sonra, kullanılan her yöntemin gerektirdiği şekilde sayımlar yapılır ve m3 hacimdeki yoğunluk belirlenir. Daha sonra bu yoğunluğu düşürmek ve havanın kalitesini yükseltmek için gerekli uygulamalar yapılmalıdır. Her uygulama sonrasında tekrar hava örneklemesi yapılması önerilmektedir.
İç ortamlarda tespit edilen hava yoğunluğu için bir standart olmamakla birlikte, genel üretim alanlarında standart alınan toplam canlı bakteri ve küf-maya yoğunluğu en fazla 1000 kob/m3 olarak kabul edilmektedir. Bu durum genel üretim ve depolama alanları için geçerli olup, özel koşullar ve hava şartları gerektiren bölüm veya depoların standardı ayrıca oluşturulabilir.
Hava ölçümünü takiben yapılan inkübasyon sonucunda sayılan koloniler ile m3 hacimdeki bakteri sayısı hesaplanır. Sonraki aşamada, bakteri yoğunluğuna göre havanın dezenfeksiyonu gerçekleştirilir. Uygulanacak dezenfeksiyon işlemi hem havanın, hem de temas ettiği yüzeylerin mikrobiyolojik yükünü azaltabilen, kullanımı kolay, en uzak ve ulaşılması güç noktalara bile nüfuz edebilen, insanlarda ve gıdalar üzerinde yan etkisi olmayan, kalıntı bırakmayan, etki spektrumu geniş bir ürün olmalıdır. Gerek kimyasal, gerekse doğal dezenfeksiyon ürünleri mevcuttur. Kimyasal ürünler kullanılırken kanserojen etkileri ve kalıntı bırakma riski çok iyi araştırılmalıdır. Kimyasal dezenfeksiyon ürünleri, yapıları itibarıyle minimum miktarda da olsa kalıntı bırakmaya meyillidirler. Bu kalıntılar çoğunlukla zararlıdırlar. Bu sebeple, son yıllarda hem gıdalarda, hem de ortam ve yüzey dezenfeksiyonunda doğal çözümlere yönelme başlamış ve çeşitli ürünler piyasaya sürülmüştür.
Ürünlerimiz içerisinde yer alan DiaNatura Safe, tamamen doğal içerikli bir hava ve yüzey dezenfektanıdır ve kullanımının pratikliği, insan ve ürün sağlığı için risk teşkil etmemesi, kalıntı bırakmaması gibi özellikleriyle kısa sürede, pek çok sektörde kullanım alanı bulmuştur.
Tamamen doğal ortam ve yüzey dezenfektanı DiaNatura Safe'i (eski adıyla, Proallium Nebulo) incelemek ve bilgi almak için aşağıdaki linke tıklayabilir veya ürünler bölümümüzden inceleyebilirsiniz.
DiaNatura Safe hakkında detaylı bilgi için TIKLAYINIZ.